Önder Erdoğan’dan BM’ye Gazze yansıması: Kuzuların kralı da olsa bu taksimi bir kurt yapmaz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan ziyaretinden dönen uçakta gazetecilerle yaptığı röportajda gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
“TERÖR YÖNTEMLERİ BMGK’DA MEŞRU KABUL EDİLİYOR”
Gazze’de katliam yapan İsrail’i koruyan, silah dahil sınırsız destek veren ABD’yi eleştiren Erdoğan, şöyle konuştu: “Beş ülkeden biri ‘Burası benim korumam altındadır, ona dokunamazsınız’ derse terör sistemleri Korunan ülkenin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde yasal kabul edildiğini belirten Usta Necip Fazıl As Kısakürek, “Bu bölüşüm kuzuların kralı da olsa bir kurt tarafından yapılamaz.”
SORU: Yıllar önce, yanılmıyorsam 2013’te New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Dünya’nın 5’ten büyük olduğunu söylemiştiniz. Bu, artık bu küresel sisteme meydan okuyan öncü, devrim niteliğinde bir slogan. Ama aynı zamanda yeni güvenlik mimarisinde de dikkat çeken bir siyasi doktrindir. Teziniz aslında daha sonra Suriye’de, Ukrayna’da ve şimdi de Filistin’de yaşananlarla doğrulandı. Dolayısıyla BM iyi bir duruş sergileyemedi. Doktrininizin temeli, “5 daimi ülkeye dayalı sistemle BM’nin etkisi baltalanıyor.” Bu eserin öncüsü, Dünya 5’ten büyüktür tezinin öncüsü ne olmalıdır? Peki BM’nin daha işlevsel hale gelmesi için somut olarak ne yapılmalı?
Öncelikle bu 121 ülke dünyanın beşten büyük olduğunu kabul ediyor. Ortaya koydukları açıklamayla “evet dünya beşten büyüktür” dediler. 121 ülke, “Bakın biz sizin gibi düşünmüyoruz, adaletle birlikte daha adil bir dünyanın mümkün olduğu anlayışıyla burada adımlar atıyoruz ve bu konuda mazlumların yanında oy vererek yerimizi alıyoruz” dedi. İsrail ile Filistin arasındaki savaş.” dediler. Bu benim için değerli bir sınavdı. Ama şimdi tekrar söylüyorum. Bu çalışmayı sürdürüp, aralarında daimi üyelerin de bulunduğu 194-195 ülkenin burada yanımızda olduğunu görmemiz ve ona göre adım atmamız gerekiyor. Çünkü Birleşmiş Milletler’in kuruluş amacı artık işlevsiz hale gelmiştir. Yani Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bile şu anda bir sonuç alamıyor. Yani orada bir üye aksi davransa hiçbir şey olmuyor. Artık Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra değil, sıfırdan başlayacak bu adımları ülkelere kabul ettirmemiz ve bu adımın birlikte atıldığını tüm dünyanın görmesi gerekiyor. Barışı korumak için kurulmuş uluslararası bir yapının arkasından savaş çıkmasını izlemek ne anlama geliyor? Birleşmiş Milletlerin dağılmaması ve günün sonunda tarihe karışmaması için revize edilmesi, adaletsiz yapısının değiştirilmesi, işlevsel, hatta caydırıcı bir güce sahip bir yapıya kavuşturulması bir kuraldır. yaptırım uygulamak. Ölen Müslüman olduğunda Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşların işlevsiz ve kör olduğunu bir kez daha gördük. Küresel sistemin adaletsiz olduğunu, uluslararası kuruluşların iktidardan yana olduğunu, küresel düzeni 5 ülkenin çıkarları doğrultusunda yönlendirdiklerini her zaman söyledim ve söylemeye de devam edeceğim. Dünya beşten büyüktür dediğimizde bazıları bunun kuru bir slogan olduğunu düşünüyor. Bu aslında bir adalet manifestosudur. Yeni dünya sisteminde kendini güncellemeyen, yenilemeyen hiçbir yapı var olamaz. İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan bir yapının artık güncellenmesi şarttır. Birleşmiş Milletler’deki daimi üyelik ve veto sistemi değiştirilmelidir. Dünyanın geleceği ve insanların hayatı veto yetkisine sahip 5 ülkenin insafına bırakılamaz. Dünyada kimin hayatta kalacağına, kimin öleceğine, kimin kıtlığa mahkum olacağına, kimin zengin ve müreffeh bir hayat yaşayacağına beş ülkenin karar vermesi kadar saçma bir şey olabilir mi? Beş ülkeden biri savaş olması gerektiğini söylüyorsa diğer tüm ülkelerin eli kolu bağlıdır. Beş ülkeden biri “Burası benim korumam altındadır, ona dokunamazsınız” derse, korunan ülkenin terör yolları Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bazında yasal kabul ediliyor. Usta Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi “Kuzuların şahı da olsa bu bölüşüm bir kurt tarafından yapılamaz.”
